Uykuyu çok seviyorum. yatağa uzanıp yavaş yavaş sohbetimize başladığımız anları da, biterken beni yumuşakça kollarının arasından bırakmasını da, ürkütücü bir kabus sonrası kara pelerinini savururken çıkardığı sesle kendime getirmesini de... onunla hep aşığız. bazen günün ortasına beni avucuna aldığında biraz huysuz biraz nazlı ona başka zaman gelmesini söylüyorum. umarım alınmıyodur... burda sabahları uyku beni koca balkonumdan odama dolan güneşe teslim ediyor. bu çölün ortasında başka türlüsünü ikimiz de uygun görmüyoruz. Bu sabah daha yeterince sarsıcı terkedişini yaşamadan kendimi bu sarı ışıklı balkonda buldum. Gördüğünüz fotoğrafı çekerken bir yandan rüyamda fotoğraf makinemi 24. kattan aşağı düşürdüğümü görüyodum.
günaydın...