Taksi şöförleriyle aram bazılarımızın aksine HEP iyi olmuştur. Hikayelerim arasında Milano'da bi taksi şöförünün yanlış italyancama gülüp kafamı tutup dudağıma culk diye bi buse kondurması bile var. Ancak buradaki pakistaani ve hintli taksi şöförlerinin arabasına binmekle evine akşam yemeğine gitmek arasında pek bir fark olmadığını tahmin ediyorum... Genelde gereğinden çok düşük ısıda çalışan klimalı arabalarına bindiğiniz andan itibaren kendilerinde her türlü soruyu sorma hakkını buluyorlar. Elbette ben onları da kızınca otomatikman küfreden herkesi sevdiğim şekilde seviyorum. (bu gün tam kahvemi yudumlarken farsça "nıskiim" dediğini tahmin ettiğim taksi şöförü yüzünden boğularak ölme tehlikesi geçirdiğimi de bu parantez içinde belirteyim... bu parantezden çıkmiyim hiç hatta, yabadabadubai metaforu olsun bu parantez)
A Weekly Dose of Architecture Books is on Substack
2 months ago