Wednesday, December 24, 2008

Saturday, December 20, 2008

bu hikayede bir cuce, bir kusum aydin ve sayisiz cesit cesit freak atlanmistir...

oyle saniyorum ki size daha once dunyadaki en sanssiz iki insandan biri oldugumdan bahsetmedim. cok da dillendirmek istemedigim bu gercekle genelde devlet dairelerinde yuzlesirim. ulkemden cok uzakta oldugumdan ve burda isler TABI KI turkiyedeki gibi isliyor olamayacagindan sanssizlik powerim burada azalmis olabilir diye dusunuyodum. taa kii bunyesinde benimle beraber yuzkusurbin insan barindiran j-AFSA FREEZONE onlara calisma izni alabilmek için verdigim pasaportumu kaybedene dek. once kaybettiklerini uzunca bir sure kabul etmediler. is it lost? diye ictenlikle bir cevap bekledigim anda ingiliz dilinin tum inceliklerinden haberdar "NO! it is only MISPLACED.." dediler. sonunda sirketim careyi beni bu devlet dairesine gondermekte buldu. ilk girdigim anda bir aziznesin kitabi efendime soyliyim bir sener sen filmi yasamaya baslayacagimdan icten ice haberdardim ama hic kaybetmedigim iyimserlikle 8 numarali deskin onunde beklemeye basladim. deskte insanlara "yardimci olmakta" olan kadin dikkat dagiticak derecede guzeldi. buna ragmen cevredeki kimsenin calismadigini, birbirleriyle sakalasan arap insanlarini ve birbirlerini dostca burnundan open beyaz elbiseli adamlari farkedebildim. Lisa Bonet'nin kopyasi diyebilecegimiz bu hanimefendinin huzuruna nihayet 2-3 saat sonra cikabildigimde namazvari, enteresan jestlerle bana bir 'bugun git yarin gel!' cekti. "EYVAH!"ti, "DEMEK YINE..."ydi... hatta "WHY ME!" ydi.


Ertesi gun ve ertesi gunlerde bu hanimkizla zaten samimi olacak; koca binada gercekten calisir gibi gorunen bir tek adam oldugunu farkedecektim. Bu adamin yaptigi isin ne oldugunu merak ederken sanki o adam benim isimi cozebilir diye dusunecek fakat yanina varmaya cesaret edemeyecektim. Bu arada cevredeki insanlar degisiyor, ben ayni kaliyor oldugumdan, sirin bazi calisanlarin arasinda alay konusu oldugumu farkettim. arada bana gelip "bulundu mu?' diye sorduktan sonra benden hayir cevabini alinca arapca konusup saklamaya gerek duymadan gulmeye baslamalari pasaportumun akibetini zaten bildigim halde gururuma dokunuyordu. Pasaportumu bulduklari anda ulkeme donup acil bir ameliyat olacagim yalanini bu sirada uydurdum. artik bana aciyor, kanserin pencesinde kivranmakta olan bedenimi bol kopuklu kapucino ikramlariyla ayakta tutmaya calisiyorlardi. (tabiy ki kanserim demedim yok artik??) En nihayetinde pasaportumu kaybettiklerini kabul ettiklerinde beni baska bir hanimin yanina gonderdiler. o hanim bana iki gozum onume aksin soyle dedi: "you know kader? maybe this is kismet.. maybe your airplane will crash on your way.. everything is from allah" o an bir kahkaha attim. ama kadin saka yapmiyordu. bana artik kullandigim cok agir ilaclarin etkisiyle delirdigimi anlayan gozlerle bakti ve kayip raporumu yazacagini soyledigi beyin yanina gonderdi. bu bey ilk gunden farkettigim 'OFISTEKI TEK CALISAN BEY'di. isinin kayip belgelerini yazmak oldugunu daha once tahmin edemedigim icin kendime sasirarak, adimi soyadimi zaten hazir olan bir word dosyasina 20 dakikada arap harflerine cevirmeye calisarak yazmasini izledim. AH COK TATLIYDI!
bu olaylardan bir kac post cikabilicegini onceden farketmis oldugumdan orda allahin adiyla beni rahatlatan hanimi ve is arkadasini yukaridaki sekilde gizlice fotograflamayi basarmistim ki daha iceri girerken strickly forbidden oldugu belirtilen bu eylem bence hala basima is acabilir. fakat bu tip tehlikeler beni yildirmaz blogumun taci okuyucu. yabadabadubaiyi gelistirmek, sizi burda yasanan olaylardan haberdar etmek adina takside karakola kayip mektubunu gotururken orada cep telefonumla gizlice cekecegim fotograflarin provasini yapiyordum;


nihayetinde karakola vardim ve asagidaki fotograflari cektim...



karakol tabelalarinda ingilizce ceviriler yoktu.


son olarak dubai polisinin fotografini mesaj atiyomus gibi yaparak cektim ve kayip belgemi alip ilerleyen bir kac gun icinde ameliyatimi olabilecegimi bilmenin mutluluguyla oradan ayrildim.

tek pismanligim korkaklik edip polisin kirmizi rugan pabuclarini cekmeyisimdir yabadabadubai okuyucusu...
ufff cok uzun bi post oldu
you know you love me.
melkuri

Tuesday, December 16, 2008

kucuk daglari BEN yarattim

atletik bey ve frame intruders...
dubai'nin yapay adalari, golleri, nehirleri ve bitki ortusunun yanisira o gun bir de yapay dagi vardi. bu ulu dagi, atletik bey ve birkac arkadasi gozlerimin onunde yukarida gordugunuz amac ugruna konstraktettiler. su aralar bana siddetle 'fuck feminism' dedirten santiyemin yerine bu dagin yapiminda ve kullaniminda yer almak fena olmazdi. en azindan eteklerinde piknik yapardik degil mi? resmi kerem iseri cekti, kirmizi colorsplash kullanat lomoyla cekti, filmin inanilmaz boktan bir sekilde scan edilmesinde buyuk payi olan emirates mall fotograf studyolarina tesekkuru borc bilirim.
and special thanks to tracing emin for she's accused me of being a lazy blogger

Tuesday, December 9, 2008

sayık



dün sabah telefonum ding dong diye öterek beni uyandırdı. OLEY BE MESAJ derken karşıma şu çıktı: "wishing you blessed eid AL ADHA! EID MUBARAK!" kimbilir hangi ustanın cep telefonundan bana ulaşmış bu mesajla uyanmam ilk uyanışımdı. bayram uykusuna devam ediyim derken bir dingdong da kurultay ailesinin reisinden geldi. kral babamın tarihte üretilmiş ilk cep telefonundan çoklu gönderdiği yarı şaka yarı ciddi bir bayram tebrikiydi bu da. bi REPLY ÇAKIP yine uyumaya koyuldum. önceki gecenin doğumgünü partisinden kalmaydım. saat uyanma saati oldu, kornfleksimi ve eski pazar sabahlarından kalma alışkanlıkla önüne oturduğum sabah filmini koydum. (bloga yazıcaklarım böyle günlük halini alınca aslında yazasım gelmiyo. ama aplood etmek istediğim fotoğraflar var ha gayret okur.) inanılmaz, gerçek oldu ve burda da hava azbuçuk serinledi. ama ne kadar serinlediğini önümüzdeki fotoğraflarda siz okurun oyuna sunuciim. bu arada "johngoo naber? bu chase de çok güzel olmuş.tolga'yı öp!" (bu "herkes okuyodur nasılsa" özgüvenini açıklayamıyorum...) sonunda sadece çok şanslı olduğumuz için buraya gelmiş olan erce ve keremişedilerle jbr'a (jumeirah beach residences) gidip lomolar alındıktan sonra kumsalda pizza keyfi yapıldı colorsplash fotoğraflar çekildi. biz baldır bacak kumsalda pizza yerken az ilerimizde karaçarşaf ayaklarını suya sokan sevgili arap dostlarımız da vardı. genciyle yaşlısıyla ne olduğu ayakkabısından ve çantasından anlaşılırıyla kalabalık bir ekiptiler. gülüp eğleniyor, güzel havanın tadını çıkarıyolardı. ONLARIN DA CANI VARDI, ONLAR DA İNSANDI. bizse tatildik, mutluyduk... bilardoda çok fena yenilmek bile canımızı sıkamazdı??. FAKAT O DA NEYDİ! böyle keyif görülmemişti. ölmeden önce yapmak istediklerim listesine çok yaşlanınca tekerlekli sandalyeyle denize girmek konsekti eklendi sevgili okuyuç.

sizi seviyorum nerdeyse ulan diicem!
"MELKUR HALA"

Wednesday, December 3, 2008

blogu bosladin melis demeyenlere 12 ciltlik 1. kalite kuse kagida renkli baski devrim niteliginde post


Dubaide, Sirinlik Muskasi Adam ve Memelerini Leonardodicaprioya Dayamayi Seven Kadin isimli iki insan var . bunlardan bi tanesi dubai tv sunucusu digeri dedigim gibi cok sirin. cok degerli hollywood yildizlarimiz ise yatirimini buraya yapiyor cunku laf aldi yurudu bildiginiz gibi. bence mesela arap prensi leonardoyla lasvegasta tanisir ve "gel..." der, "bre beraber neden olmasin?" bizimkisi de durur mu basar imzayi cok yildizli bir otel kontraktinin altina, simdi cahilmisim de bi tek leonardo di caprionun adini biliyomusum gibi olmasin diye diger celeblermizi sayiyorum, SIKI DURUN:
soldan saga ve yukardan asagiya sirasiyla: katerina vita jones, the actor formerly known as kirk douglas, LEONARDO DI CAPRIO,tekrar LEONARDO DI CAPRIO, desperado aka ataturk, tekrar desperado, (araya muska girmis) ve spice girlsden de cok iyi bildigimiz mel-G.
ben kisaca MEL-K.